xxxxxxxxxx
"16 ekim 1988
Cem'in gösterdiği gelişim diğerlerinden çok daha farklı. Hepsi bireysel yetiler geliştirmesine rağmen o, hem kendi için bir yeti geliştirdi, hem de ekibe faydalı bir güç geliştirdi. İki aylık çalışmamız dün akşam saatlerinde meyvesini verdi. Güçlerini artık kendi iradesiyle kontrol edebiliyor. Diğerleri henüz bunu tam olarak başaramdı. Hatta hala güçlerini kazanamayanlar bile var.. Levi ve Sarp hala sıradanlar. Onları gruptan çıkartmam gerekebilir. Belki Levi işime yarayabilir, Teşkilat için faydalı birisi haline gelebilir. Ama Sarp'ı ortadan kaldırmamız gerekir... "
Odanın kapısı çaldığında Suzan kayıt cihazının durdurma tuşuna bastı.
"Buyrun!"
Kapı aralandığında gözüken kişi Cem'di.
"Gel Cem, bende seni bekliyordum." Cem yavaşça yürüyüp, koltuklardan birine bıraktı bedenini..
"Buyrun Suzan hanım, emrettiğiniz gibi çalışmamdan hemen sonra geldim. Yalnız çok yorgunum o yüzden lütfen konuşmayı kısa keselim."
Cem ilk gün Suzan hanımı gördüğünde çok korkmuştu ondan fakat çalışma sürecinde ve ilaç'ın etkisiyle ziyadesiyle değişti bu görüşü.. Artık ondan korkmaktan çok ondan tiksiniyordu ve bu sayede onunla istediği gibi konuşuyordu..
Suzan hanımsa aldırmıyordu Cem'e ve küstahlıklarına.. O bu kadar basit duyguları önemsemezdi. O'nun için önemli olan tek şey Teşkilat'tı, içindeki insanların tavırları değil..
"Cem, seni bizzat tebrik etmek istedim.. Grupta gücünü kontrol eden ilk kişi sensin. Bunu başarabildiğin için seninle gurur duyuyorum ve tabi kendimle de gurur duyuyorum.. Sonuçta sendeki ışığı gördüm ve senin ayrı bir eğitim almanı sağladım.. Bak ne güzel sonuçlarla geldin karşıma.. Bir de bana kızardın o karanlık odada seni saatlerce bıraktığım için.. Hala kızgın mısın bana??"
Cem hafifçe doğruldu.. Dirseklerinden birini koltuğun kolçağına diğerini ise dizine koydu.. Tehdit etmeye hazırlanan bir gencin hamlesiydi bu.. Acemice ama yine de tehditkar..
"Suzan! Bu odada olan bütün izleme ve dinleme cihazlarını bozabilirim ve bunun farkına bile varmassın.. Sonra da seri bir hamleyle üstüne doğru atlarım ve bu hamleyi gerçekleştirirken sümenin üzerinde duran mektup açacağını da alırım ve senin boynuna saplarım.. Eğer ordan ölmenin uzun zaman alacağını fark edersem gerekiyorsa bütün vücuduna saplarım onu.. Ve bunları yaparken inan gözümde bir gram korku ya da tedirginlik göremezsin.. Bana yaptığın onlarca işkenceyi sana ödeterim.. Ama kızgın mıyım?? Yo, hayır.. Hislerim kızgınlıktan çok öte.. Belki doğru kelime ... Nefret olabilir..."
Korku bu sefer Suzan'ı etkisi altına almıştı.. İliklerine kadar hissediyordu bunu.. Kocaman koltuğunda ufacıktı şu anda..
Cem cümlesini bitirdiğinde gözlerini bir süreliğine kapattı ve sonra aynı dediği gibi bir hamlede yerinden kalkıp mektup açacağını kavradı. O sırada tiz bir kadın çığlığı geldi kulağına, suzan gözlerini sıkıca yummuş kafasını da omzuna çevirmişti ama hareket edemiyordu. Cem mektup açacağını çevirip sümene sapladı. Suzan önce tek gözünü açtı, ölmediğinden emin olunca da diğerini.
Cem kapının önünde, çıkmak üzereydi Suzan gözünü açtığında..
"Bunun için ceza alacaksın Cem!" diye haykırdı Suzan arkasından.. Bunu duyan Cem bir an duraksayıp kafasını hafifçe yana çevirdi..
"Beni cezalandırmaya cesaret edemezsin.. Dene ve sonuçlarına katlan kadın!" Cem cümlesini bitirdi, bir saniyeliğine gözlerini kapattı ve kapıdan hızlıca çıktı..
Şimdi Suzan ofisinde oturuyor ve sümenine saplanmış mektup açacağına bakıyordu.. Birisi odasındaydı, tartışmışlardı sanki sonra bir kavga yaşanmıştı sanki.. Ama kimle yaşamıştı bunu?? Kimdi ona saldıran?? Olaylar yerli yerinde olmasına rağmen öznesi kayıptı bütün olayların.. Telefonu kaldırdı ama arama tonu yoktu telefonda. Sanki bozulmuştu bir anda..
"Cem..." dedi kadın sessizce "Demek gücünü kullanmanın yeni yöntemlerini de buldun, elektronik aletlerden sonra şimdi de insanların hafızaları ha! Vay be..." Suzan hayretler içindeydi.. Artık ekip durdurulamazdı.. Artık kimse onları hatırlamayacaktı.. Odadan çıkıp başka bir telefon aradı.. Bu haberi üstlerine ivedilikle bildirmeliydi...
xxxxxxxxxxxxx
Yüksek tavanlı evin cumbasında iki adam karşı karşıya oturuyordu yine.. Gecenin ortasında karanlığa bakıp susuyorlardı sadece.. İçeriden, banyodan gelen duş sesi dışında sessizdi ortam.. Çıt çıkmıyordu..
"Fuat sence ne oldu Cem'e??"
"Hiçbir fikrim yok.. Belki ilaç'ın yan etkisidir, belki de sadece yanlış kararlar almıştır.. Bilemiyorum.. Aklım karıştı.. O'nu öyle görünce.."
"Haklısın. Çok garip oldum ben.. En küçüğümüz ne hale gelmiş.."
Fuat bir an duraksayıp kafasını banyonun olduğu tarafa çevirdi.. Su sesi kesilmişti.
"Bitmiş olmalı banyosu ona kıyafetleri getireyim ben.. Benim oğlanın kıyafetleri olacaktı.. Gerçi biraz genç işi ama.. Bu evde ona uygun tek beden oğlanınki.." kendi kendine söylenererk odaya doğru yürüdü..
Oğlunun odasına girdi.. Herşey düzenliydi.. Uzun zamandır gelmemişti oğlu.. Fuat da odasına girmemişti uzun zamandır.. Girdiğinde hüzün çöktü üstüne.. Alelacele bir kaç tane kıyafet çekip aldı dolabından.. Ve hiç zaman kaybetmeden çıktı odadan, kaçarcasına..
Fuat ve Cem aynı anda kapıları kapadılar.. Cem, Fuat'a minnetle bakarken Fuat kıyafetleri verdi ona.. "Giy hemen üşütmeyesin.. Salondayız biz.." Bornozlu kısa adam, kıyafetleri alıp tekrar banyoya geçti..
Çok geçmeden salonun kapısında belirdi Cem.. Üzerinde kapşonlu bol siyah bir sweatshirt - kırmızı bir graffiti vardı baskıda..- altında da bol bir kot pantolon vardı.. 38 yaşındaki adam genç bir çocuk gibi duruyordu.. Temizlenmişti, sakallarını kesmişti.. Resmen parlamıştı.. Üzerindeki kıyafetlerle komik göründüğünü düşünse de yinede düzgün giyinmiş olmak bile yeterliydi..
Cumbadaki iki adam kapıya baktılar.. Bir an bütün olanları, herşeyi unuttular ve gülümsediler.. Cem'i o halde görünce gülmelerine engel olamamışlardı.. Cem de gülmeye başladı.. Yavaşça yanlarına geldi eski ortaklarının, arkadaşlarının...
"Anlat evlat! Ne geldi başına.. Ne oldu sana.. Nasıl bu hale geldin??" diye kesti gülüşmeleri Fuat.
"Ben.. ben.. bilmiyorum abi.. Sanırım bir yan etki..." duraksadı Cem.. Boğazını temizledi..
"Teşkilat lav edildikten sonra, bi iki ay içinde beklenmeyen etkiler oluşmaya başladı bende.. Belki sizde de olmuştur bilmiyorum.. Önce işsiz kaldım.. Hergün gittiğim şirkette, kendi kurduğum güvenlik şirketinde, kimse beni tanımaz oldu.. Kimse beni tanımıyordu.. Kim olduğumu sorduklarında, sahibi olduğumu söylüyordum ama inanmıyorlardı ve güvenlikler beni dışarı atıyordu.. Birkaç defa böyle oldu.. Tam buna bir çözüm ararken evsiz kaldım.. Ev sahibim bir gün eve bakması için birilerini getirdi.. Ben evdeyken.. Sonra bana kim olduğumu sordu.. Ben de yıllardır onun evinde kaldığımı söyledim.. İnanmadı bana.. Kontratı getirdim.. Sahte dedi.. Evi bana kiraladığını hatırlamadığını söyledi.. Polis zoruyla evden çıkartıldım.. Bankadaki hesabıma ulaşmaya çalıştığımda hiçbir hesapta adımın gözükmediğini söylediler.. Ve sonra beş parasız, evsiz, işsiz, arkadaşsız kaldım.. Sizlere de ulaşamadım.. Karşıma çıkmanız yıllardır yaşadığım tek iyi olaydı.. yaklaşık iki yıldır evsizim.. öyle olmalı.. belki daha fazladır.. ama az değil..."
Kanı donmuştu Haldunla Fuatın..
"Bunu onlara ödetmeliyiz.. O lanet herifler sana yaptıklarının cezasını çekmeliler.. İşte bunu anlatmak istemiştim sana Haldun.. Bu çocuğun bu hale gelmesini sağlayanlar o itler.. Onların hepsi, bütün Teşkilat cezasını çekmeli.. Artık Cem de yanımızda olduğuna göre, bizi farketmezler bile.."
"Bir dakika, bir dakika.. Tam olarak neyden bahsediyorsun sen papaz.. Ne planlıyordunuz??"
"Teşkilat'a saldırıyoruz Cem. Seni bulduğumuzda Depoya gidiyorduk.. Yeterli ilacımız ve mühimmatımız olduğu zaman bütün ekibi bulacak ve Teşkilat'a saldıracaktık... Seni daha önce bulduk.. Ki bu da iyi birşey artık daha rahat hareket edebiliriz.."
"Saçmalama Fuat! Onlara karşı hiçbir şansımızın olmadığını bilmiyor musun?? Daha kapıya varmadan vururlar hepimizi.. Kimbilir bizim takım lav edildikten sonra neler geliştirdiler.. Haldun bile koruyamayabilir bizi.. (Haldun bu son cümleye biraz kırılmıştı ama haklıydı Cem o yüzden sessiz kalmaya devam etti) Sakın beni bu işe bulaştırmayı düşünme.."
"Asıl sen saçmalama Cem!" Gürlemişti resmen Fuat. "O itler hepimizin hayatını cehenneme çevirdi.. Önce kendi pis işlerini bize yaptırdılar, üstelik vatanseverlik duygularımızla oynadılar, sonra da biz hastalanınca bizi ölüme terkettiler.. Halimize bak.. Ne hallere gelmişiz.. Kimbilir diğer çocuklara ne oldu?? Levi, Sarp, Sonat, Tolga... Hem kendine bir bak.. Evsizlik daha mı iyi ölmekten? En azından onurunla öleceksin savaşarak.. Açlıktan ölmektense, çarpışarak öleceksin.. Eğer ölmezsek de öcünü almış huzurlu bir adam olacaksın.. Şimdi söyle bakalım.. Hala bulaşmamak mı istiyorsun bu işe??"
Cem afallamıştı.. Fuat konuşurken kimi zaman sinirlendi, kimi zaman heycanlandı, kimi zaman üzüldü ve bolca düşündü.. Bir karar verdi...
"İhtiyacımız olan şey bolca ilaç.. Bir de minibüs.. Yedi kişi ve techizatlarla rahatla sığabileceğimiz bir araç.. Siyah olsa da fena olmaz.. Öleceksek eğer şu işi düzgün yapalım.. Biraz şeklimiz olsun.."dedi ve gülümsedi Cem... Fuat rahatlamıştı.. Haldun heyecanlıydı..
"Avucunu aç!" dedi Fuat.. Bu artık bir ritüel olmuştu.. Sanki yeniden doğuyordu çocuklar bu sahneden sonra..
Cem avucunu açtı.. İki sarı hap düştü.. Bir süre haplara baktı Cem.. Sonra bir çırpıda yutuverdi.. Su bile kullanmadı.. Derin bir nefes aldı.. Sanki ilk defa nefes alıyordu..
"Duyduğuma göre Levi hastaneye kaldırılmış.. Askeri bir hastaneye.. İstanbul'da kaç askeri hastanede Levi adında birisi olabilir ki hızlıca bulabiliriz onu.." dedi Cem boşluğa bakarak..
"Nereden biliyorsun bunu?" dedi Haldun.. Bütün gece ilk defa konuşmuştu..
"Sokakta kaldığında ve kimse seni tanımadığında hatta kimse seni görmediğinde, eğer kulakların keskinse çok fazla şey öğrenirsin.. Hemde çok fazla..."
"Sabah ilk iş yola çıkıyoruz o zaman.. GTT 7 bir araya gelmeye başlıyor.."
14 Ekim 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder